Şule Ağayar

SANATÇI FİLİZ ONAT

Sanat ile iç içe yetişmenin bütün hafıza bilgilerini disketlerde sıralamış ve depolamış olduğunu eserlerinde görmek mümkün. Resim ile küçük yaşlardaki buluşmaların yapısal özellikleri figürlerde kendisini gösteriyor. Renk skalası zengin resimlerinde soyut çalışmalara geçmesi doyduğunu düşündüğü anda başlamış. Desen bilgisi figürlerinin sağlam soyutlamalarında hissediliyor. Soyut heykellerindeki renk araştırmaları da aceleci ve detayları sevmeyen yapısına rağmen bu izleri taşıyor.

Gönüllü ressam, işini seven mimar ve tutkulu bir heykeltıraş Filiz Onat. Heykel hayatına girdikten sonra çok sevilen eski dost olarak resim her zaman gönlünde. Mimarlık eğitimi almasına rağmen mekan konusu sınırlamıyor mekansız yapıtlarını. Seramik malzeme ile 1985 yılında başladığı heykel çalışmalarında kullandığı malzemeden vazgeçemiyor. Toprağın arındırıcı gücünün ruhuna iyi geldiği eserlerinde gösteriyor kendisini. Çünkü tinsel bir dünyanın yansıması soyut çalışmalarında yankılanıyor.

Soyut sanat kavramı ile belirsizlik kavramı arasındaki sıkı ilişki kesin olan yargılardan kurtulma biçimidir. Filiz Onat’ta değişken dış dünya korkusunu ve iç huzursuzluğunu ancak kendi içindeki gerçeği arama yoluna başvurarak yenmiştir. Heykel çalışmalarının soyut anlatımlara dönüşmesi bombalı bir eylem sonrası oluyor. Parçalanmış cesetler, yok olmuş insanlar, yıkılmış yuvalar, ebeveynsizler, evlatsızlar.. Bu karmaşa da gerçeklik farklı yansıyor sanatçıya. Görülen ve hissedilen, beden ve ruh, acı ve duyarsızlık, madde ve tin ikilemler dünyasında bir anlam kazanmaya çalışırcasına mücadele ediyor. Hissedilen çok farklı ve bu gerçeğin görülmesi ancak daha derinlere işleyecek gerçek olmayan gerçek görüntülerle mümkündür. Bu çaresizlikte insanlar bedenlerine hükmedemez, hükümsüz bedenler savrulur. Karmaşanın ortasında kenetlenme ihtiyacı ayakta kalabilmek içindir. Figürlerde başlar kullanılarak bilinç durumunun devam etmesi isteği anlatılır. Ancak artık her şey farklıdır. Beden nesne dünyasından ötelenmiş, bağlar gerçek düşüncelerden soyutlanmıştır. Figürlerin çaresizliği hareketlerin kıvrımlarında gizlidir. Uzar, kısalır, eğilir, dikilir, yatar, bükülür… Bir bedenin çekebileceği bütün acıları çeker, iç huzursuzluğunu yenmek için her yolu dener. Bu şekilde görünüşler dünyasının karmaşıklığından belirsizliğinden kurtulmaya çalışır. Ne olduğunu anlamak ve anlatabilmek güven ortamı sağlamak içindir. Çünkü tesadüfler güven ortamını sarsmaktadır. Tesadüfen orada olan insanlar ve tesadüfen orada olabilecek bizler.

Filiz Onat’ı soyut figürlere iten sebep; belirsizlikler ile kendisini ve çevresini sorgulama ihtiyacıdır. Kayıtsız kalamayan sanatçının insanların kayıtsız kalma durumuna tepkisidir bir anlamda. Soyut gerçeklik hissedilmektedir. Sanatın toplumsal değişim içindeki yeri konusunda üretilen fikirlerden biridir.

Filiz Onat’ın heykelleri sevgi, aşkı anlatır, İnsanların tutunma ihtiyacının aşk ihtiyacı, tutku ihtiyacı, sevgi ihtiyacı olması gerekmektedir. Çünkü Filiz Onat eserlerini aşkla yapan bir sanatçıdır.

Aşk var daha ne olsun….

ŞULE AĞAYAR